BENİM ADIM KIRMIZI


 KİTAP NO:  51         

İSMİ:             BENİM ADIM KIRMIZI

YAZARIN ADI: ORHAN PAMUK        

TARİH, YER    :           

OKUNDUĞU TARİH: 30-08-2001

YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI

 KONU:

 Osmanlı döneminde geçen romana Orhan Pamuk’un en iyi romanı diyebiliriz. Bundan başka Kar romanını okumuştum. Kar romanına göre bu roman şaheser sayılır. Kar idare eder bir roman iken Benim Adım Kırmızı, kurgusu, atmosferi, betimlemeleri ile farklıyım, orjinalim diyen bir eser. Orhan Pamuk’un bir romanını okuyacaksanız bunu okuyun derim. Cevdet Bey ve oğullarını okumadım ancak okursam yorumlarım. Ancak bazen iyi bir romanın ne olduğunu bilir hissedersiniz. Hani fıkra var ya adamın biri iki şiirim var demiş hangisini yarışmaya göndereyim. Diğeri de oku da birini bakayım demiş. Adam okuyunca dinleyen ikinciyi gönder demiş. Diğeri de ama ikinciyi dinlemedin ki deyince bizimkisi aman üstadım bundan kötü olamaz ya demiş. İşte Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı’dan daha iyisini yazabileceğini düşünmüyorum. Hele iyice siyasileştikten sonra anlamadığı konularda ahkam kesmeye başlayınca daha iyisini yazar mı derin şüphelerim var. Marangoza sormuşlar memleketi nasıl idare etmeli diye kafalarına çakacaksın demiş, kasaba sormuşlar keseceksin üçünü beşini demiş, asker sormuşlar kurşuna dizeceksin demiş bizim edebiyatçıya sormuşlar siyasetçiler katil ben masumum demiş. Yani edebiyat temiz diğerleri kirli onları temizleyin demiş. Vesselamı kelam herkes anladığı kafa yorduğu iş üstüne yazı yazsa, işini yapsa da mesleği gölgelenmese. Ben demiyorum ki edebiyatçı siyaset yapmasın. Ama bildiği bir alan olsun o konuda siyasi konularda bilgi toplayıp kafa yorsun ondan sonra yazsın çizsin, siyaset yapıyorsa da ona göre yapsın. Pamuk’un bu konularda bilgisi var mı onu bilmiyorum, inşallah bilerek konuşuyordur ancak keşke onu eserleri üzerinden konuşsaydık. Neyse romanı özetleyelim.

 

 1591 yılında İstanbul’a dönen Kara’nın hikayesi. Kara, Şeküre isimli bir akrabasını sevmektedir. Zamanında bunu söylemiş ancak memleketinden uzaklaştırılmıştır. 12 sene sonra İstanbul’a döner ama ne çare. Şeküre evlenmiş iki tane tosun gibi evlat sahibidir. Yalnız herifi savaş dolayısıyla dört yıldır piyasada yoktur. Kara Şeküre ile tekrar evlenmek ister. Şeküre babasının yanında kalmaktadır.

 

Şeküre’nin babası gizli bir kitap üzerine çalışmaktadır. Bu kitapta gavurların yaptığı gibi resimler kullanılacaktır. Bu işi duyup karşı çıkan Erzurumlu Hoca Efendi ve taraftarları karşı fikirleri yaymaktadır. Bu iş için iyi nakkaşlar çalıştırılmaktadır. Bunlar Leylek, Zeytin ve Kelebektir. Bir de tezhip ustası Zarif Efendi vardır. Zarif efendi öldürülür. Zarif efendi de yaptığı işten şüphe içindedir, Erzurumlu Hocanın propagandalarına inanır.

 

Kitapta taşlar, ağaçlar bilimum mefruşat konuşturulmaktadır. Kitap bir polisiye roman gibi sizi sarar. Katil kim sorusu kulaklarda çınlar

 

Kitapta aktarılan betimlemeler çok güzeldi. Özellikle kırmızıyı görmemiş birisine aktarması, taşların, kayaların konuşması güzel düşünülmüş detaylardandı.  

 

Romanı okumanızı tavsiye ederim. Genel olarak kurgu olmakla beraber dönem atmosferini yansıtan değişik bir polisiye diyebiliriz. 

Leave a comment